Sapkın Kral - Rina Kent | Kitap Yorumu


Özgün Adı : Deviant King
Kitap Adı : Sapkın Kral
Yazar Adı : Rina Kent
Seri Bilgisi : Royal Elite #1
Çevirmeni : Deniz Metin
Sayfa Sayısı : 384
Yayınevi : Ren Kitap
Baskı Yılı : 2024
Kitaba Puanım : 4/5
Planım basitti.
Royal Elite Okulu’nu bitirip hayalimdeki üniversiteye girmek.
Okulun kralının tek bakışıyla planım yerle bir olmuştu.
Tek bakışıyla nefesime el koymuştu.
Tek bakışıyla ölüm fermanımı imzalamıştı.
İlk sözleri, hayatımı çaresiz bir kaosa dönüştürmüştü.
“Seni mahvedeceğim.”
Aiden King’le ilgili her şey kapkaraydı.
Kara bir zihin.
Kara bir yürek.
Kara bir ruh.
Sessiz kalıp kalan zamanıma katlanmalıydım.
Yapmadım.
Tahtındaki kralı kışkırtmak gibi geri dönülemez bir hata yaptım.
Cehennemindeki şeytanı kışkırttım.
Şimdi bedelini ödeyecektim.
Aiden King tarafından nefret edilmek tehlikeliydi.
Ancak onun tarafından arzulanmaksa… ölümcüldü.
(Tanıtım Bülteninden)
Rina Kent'in en fazla konuşulan ve dikkat çeken serilerinden biriydi Royal Elite serisi. Sapkın Kral için de epey ses getiren kitabı olmuştu. Hâliyle ben de merak ederek bir beklentiye girdim. Beklentimi karşıladı mı, evet. Okuduğum kitaptan memnun kaldım mı, ona da evet.
Kitap için okuduğum onca yorumlardan birinde dikkatimi çeken bir cümle oldu. Şöyle idi o cümle; "Gizem dolu konusuyla göz dolduran, kadın ana karakteri yok etmek isteyen ahlaki açıdan gri bir kahramanın tipik kabadayı romantizmi." Sapkın Kral'ı tek bir cümle ile ifade edilse kesinlikle bu cümle olurdu. Ne eksik ne fazla, durumu en yalın şekliyle ifade eden bir gözlemlenen cümle bu.

Yoruma geçmeden önce şunu da ekleyeyim de aksatmış olmayalım, bir uyarı niteliği olsun. Yetişkin içerik sahneler, akran zorbalığı, sınıfsal farklılıklarla bir kesimin ezilmesi durumu içeriyor kitap. Bir de esas karakterin, kadın karakter üzerinde sınırını zorlayacak temaslarda bulunması var ki burada kadın karakterin de bu durumdan keyif aldığı detayı da atlanmamalı.

Aşinalık hissettiğim sahneleri yabancı yazarlarda ağırlık olarak daha sıklıkla denk geldiğimi söylemem gerek. Temelde yatan iki ana konu var; biri ana karakterin yakın olduğu kişiyi kaybetmesiyle bu kaybın bağlandığı esas karakterin oluşu. Bir diğeri ise yeni bir okula gelen karakterin, ana karakterin radarına takılmasıyla yaşadığı akran zorbalığı. Bu iki klişe olan konuları Rina öyle bir yazmış ki kitabı soluksuz okudum ve arkadaşlarımı darlayarak 'ya bunu okuyun konuşmamız gereken konular var' diye feryat ettim. Klişe konuların müptelasıyım, ama sırf klişe olduğu için değil, esaslı şekilde hakkını vererek yazmışsa yazar ben ona bayılırım. Ve bunu Rina Kent başarmıştı, ben de bayılarak zevkle keyif alarak kitabı okuyup bitirdim.

Aiden, gizemli olan ana karakterimiz. Sessiz kişiliğinde gizlediği bir şeyler vardı ve her bölümde bunun ipuçları serilmişti. Görüp de takip ettiğiniz yolda ilerlerken sonucuna daha erken ulaşırsınız ve ben de öyle oldu. Tahmin ettiğim şeyleri okurken ayrı keyif aldım. Dediğim gibi hakkı verilerek yazılmış konusu kitaba yedirilmiş ve seveceğim anlatımı vardı Sapkın Kral kitabında.


Aiden ve Elsa'nın gizemli geçmişi kitaptaki en merak uyandıran kısımdı, buna da final bölümünde kavuşuyoruz. Nedeni ortada olan olayın sonucunda her iki karakteri de fazlaca etkileyeceği de bir gerçek. Aiden kesinlikle bir zorba ama kitapta Elsa ile arasındaki kimya, çekişme ve şakalaşmalarını okumak "bence" eğlenceliydi. Ben şahsen eğlendim. Karakterlerin ortak trajik geçmişleri var, kitapta bu merak unsuru acaba neydi noldu diyerek takip ettiriyor kendisini. Aileleri arasındaki düşmanlık çekişme sınıfsal farklılık hissediliyor. Aralarındaki etkileşim ve nefret ilişkileri ise dinamiği kitabın.

Konusuna da ufaktan aktarıp yorumuma son vereyim. Ailesini trajik bir kazada kaybediyor Elsa ve bu olayda kızımız hafızasını kaybediyor, geçmişi siliyor zihni ve hatırlamıyor. Lisenin ilk gününde esas kahramanımız ile karşılaşıyor, Aidan geliyor ve diyor ki "sana cehennemi yaşatacağım kiziiim bittin sen" tabi latife ediyorum, direkt olarak bu cümle yok kitapta, bu sefer ben uydurdum, takipleyin beni. 🤪 Neyse ne diyordum heh, kıza cehennemi yaşatıyor cidden, herkes uzak duruyor bu dört sene boyunca ve bir gün artik beyimiz kayıtsız kalamıyor diyor ki tamam yeter havlu atıyorum karar verdim artık sen benimsin. Kız da sey diyormuş, bırak kolumu canımı acıtıyorsun, ŞAKA BU CÜMLE.

Efendim, gençlik kitabinda yetişkin unsurların varlığı işte akran zorbalığı da içinde olsun ben okusam sorun etmem derseniz bu kitabı tavsiye ederim. Ama yok, ay bana bu uymuyor yaa okuyamam derseniz de kendi keyif alacağınız kitaplara yönelin derim.

Türü sevene, ben bu konulardan klişelerden hoşlanırım bayılırım okurum diyenlere; Tavsiye etmesi benden, okuması sizden efendim. 💋
Keyifli okumalar! 💐


Aşk-I Memnu - Halid Ziya Uşaklıgil | Kitap Yorumu


"Bihter bu dakikada, Behlûl'le aşkında ezilen, aşağılanan, her şeye katlanan Bihter değildi; Bihter, Behlûl'ün kafasında canlandırdığı, görmek istediği Bihter, kendisine verilen hakları yırtıcı tırnaklarla savunmaya gelen bir Bihter olmuştu."

"Bihter hepsini unutmak isteyerek, kandili hala bütün bütüne yakmadığı için birtakım karartılar yansıtan aynanın karşısına geçiyor, çıplak gövdesine bakıyor, nergisçe bir tutumla hazdan sarsılıyordu. Başkaları ne düşünürdü bilmem, ama bu, kendi kendine tatmine giden yol, Bihter'i büsbütün yalnızlıkla sarıp sarmalardı. Hazlarda söze dökülemeyecek uçurumlar hissederdim. Romancı, Bihter için, 'Evet bu vücudu seviyor...' diye yazıyordu. Genç kadın ayna karşısındaydı, vücuduna sevgiler, vurgunluklar duyuyordu. Gülümsüyor, aynadaki aksinden sevda umuyordu.

(...) Çünkü Bihter, hayatında bundan böyle aşkların karşılıksız kalacağını, daha da yalnızlıklarla dolup taşacağını, kendisinden o kadar yaşlı Adnan Bey'in ne aşka, ne ihtirasa yanıt verebileceğini sezinlemişti. İşlemeli, dantelalı yatak örtüleri, bu gece ve her gece, Bihter'e bomboş süsler, düzmece incelikler sunacak, ama Bihter süslü döşeğinde hep ihtirasların, genç tenlerin hayalini kuracaktı..."
Halid Ziya'nın ölümsüz eserini bu sefer okuyalım, okurken Bihter'i daha yakından anlayalım istedim. Bana da @fightingblog eşlik etti. Kitabı okumak dahası anlamak için uzun zamana yayarak okumak gerek diye düşünüyorum. Ki Türk Edebiyatına altın harflerle kazınan bu eseri öyle iki üç okudum hop anladım durumu olmuyor. Zaten ben burada bu incelememde eleştirmek haddinde değilim ki ben kim ohoooo yani.

Dönemine göre sarsıcı bir kitap ve edebiyat tarihimizde bilindiği üzere ilk batılı tekniğe uygun kaleme alınmış roman olarak biliniyor.

Kitabın temelinde yasak aşk yatıyor. Firdevs hanımla yön verilen hikayede güçlü rollere sahip Bihter'i, Adnan Beyi, matmazeli, Nihal'i ki en çok onu, yazar zaten pek bir üzerine titremiş karakterinin. Beşir'i sonra ismi lazım olmayan Behlûl'ü...


Özetin özeti, annesi gibi olmaktan ödü kopan Bihter'in günün sonunda annesi gibi olduğuna bir kez daha şahitlik ederken içimizi oyuyor onun için üzülmemizi sağlıyor.

Behlül o dönem için 'batılı hayranlığının' ete kemiğe bürünecek kadar her açıdan muhteşem AMA karakter olarak yoksun biri. Şerefsiz. Teşekkürler.

Bir parantez açayım, 2008 de çekilen günümüz versiyon dizideki Bihter o kadar işlemiş ki zihnimizde, ben kitabı okurken dönem kıyafetler  içinde Beren döndü durdu kafamda. Orjinale uyumlu yeniden aynı kadro çekin lütfen bir daha izleyelim. Teşekkürler.


Garnet Ovası - Devney Perry | Kitap Yorumu


Özgün Adı : Garnet Flats
Kitap Adı : Gernet Ovası
Yazar Adı : Devney Perry
Seri Bilgisi : Edens Serisi #3
Çevirmeni : Meryem Çelikten Çağlar
Sayfa Sayısı : 336
Yayınevi : Ren Kitap
Baskı Yılı : 2024
Kitaba Puanım : 3/5
Talia Eden, Foster Madden’ı bir yıl, iki ay ve on bir gün boyunca sevdi. 438. günde aşkı öldü. En iyi arkadaşıyla evlenmeyi seçtiği gün. Foster’ı bir daha asla düşünmemeye yemin ettiği gün. Ta ki yıllar sonra Foster, Quincy’ye gelip yardımını istemeye cüret edene kadar.

Boşanma evraklarının mürekkebi daha kurumadan özürler ve vaatlerle kuşanmış olarak gelmişti. Bunun bir oyun olduğunu biliyordu. Foster oyunların ve sırların kralıydı. Ama dünya şampiyonluğu maçı için antrenman yapmasına yardım edeceğini düşünüyorsa, Montana büyüklüğünde hayalleri olmalıydı.
Gelgelelim Talia, Foster’ı ünlü yapan şeyi unutmuştu. Adam hayatını zafere adamıştı. O sarsılmazdı. Kararlıydı. Onun kalbini geri kazanana kadar dövüşmeyi bırakmayacaktı.
(Tanıtım Bülteninden)

Edens serisi okuması keyifli karakterlerine kolay aşık olunan kitaplara sahip, yani sahipti. Foster bunu baltaladı ve serideki en aşağı sıraya yerleşen kişi oldu. 😒

Kitaplarda ikinci şans romantizmi okumasını ayrı seviyorum. Küllenen o aşk yeniden harlı şekilde alevlenmesi, karakterlerin yeniden bir ara gelirken geçen heyecanları her birini seviyorum. Fakat bu kitapta Foster... 😒 *o alevler seni yaksın emi!*

Talia, benim ilk kitaptan beri dikkatimi çeken bir karakterdi. Narin kırılgan oluşu onun için hayal ettiğim o düşülesi aşk hikayesini ne yazık ki bu kitapta bulamadım. Onun yerine hayallerimden öte şok edecek bir hikaye ile karşılaştım.

Seriyi okuyanlar bilir, Talia çalışkan, nazik, şefkatli ve şahane biri. Bir de başarılı bir doktor ve bundan gurur duyuyor. Üstelik emeğiyle başarılı bir doktor, bilinir bir ailenin çocuğu olarak soyadına güvenmesinden dolayı değil. Bu yüzden de kendini kanıtlayarak ciddiye alınmak istiyor. Katlandığı bir de kalp kırıklığı var, acısını da çekmiş kızım, üzmüşler bebeğimi...

Foster, bu arkadaş için uyarı üzeri uyarı yefim eh kitap yorumlarına bakınca da kırdığı cevizlerden mütevellit hak ettiği tepkileri yiyor.
Neyse, bunlar geçmişte bir ilişki yaşamış, çok da sevmişler birbirlerini. Kızımın unutmamış olmasını da eklemem gerek. Eleman, ayrılıyor sebepsiz sonra ardını *ardını s...* dönüp gidiyor. Sonra yedi sene sonra şakkadanak geliyor kızımın karşısına çıkıyor. Kitabın başlangıcı da bu geri dönüşle karşısına çıkması, diğerlerini sonradan öğreniyoruz.

Şimdi şöyle bir şey var ki Talia'nın yerinde olan kimse affetmez, kabul etmez. Ama işte kurgu olunca da okutuyor kendini bir şekilde. Foster'in yaptığı şeyin nasıl tahribat yaptığından umursamaz, burda delirdim. Sonucunda kırılan kalbiyle terk ettiği kadına geri dönüp af dilemek...

Şöyle bir nokta da vardı ki gözden kaçmaması gerek, Talia ve Foster yıllarca ayrı kaldıktan sonra bile yeniden bir araya geldiklerinde hala birbirlerine karşı güçlü bir bağı paylaşıyorlar. Ve şey, kimyaları da heyecan vericiydi. Ne yalan söyleyeyim.

Uzun lafın kısası, Garnet Ovası, tüm hisleriyle birbirine bağlayan, hani okuyunca ne oluyor merak ettiren ikinci şans romantizmiydi.
Seriyle keyifle okursunuz, bir şans verilip bakılabilir.

☆☆

Edens Serisi;



Eski Sevgili Mevzulari - Rachel Lynn Solomon | Kitap Yorumu


Özgün Adı : The Ex Talk
Kitap Adı : Eski Sevgili Mevzuları
Yazar Adı : Rachel Lynn Solomon
Çevirmeni : Burcu Karatepe
Sayfa Sayısı : 368
Yayınevi : Yabancı Yayınları
Baskı Yılı : 2021
Kitaba Puanım : 4/5
BU YAYINDA AŞK VAR

Shay Goldstein, mezun olur olmaz girdiği yerel radyoda yaklaşık on yıldır yapımcıydı. Kendini başka bir yerde hayal edemese de ukala ve kibirli yeni çalışma arkadaşı Dominic Yun işleri onun için epey zorlaştırıyordu.

İstasyonları maddi sorunlar yaşamaya başlayınca Shay yeni bir program fikriyle çıkageldi. İki eski sevgili canlı yayında ilişkiler hakkında tavsiye verecek ve dinleyicilerin hikâyelerini paylaşacaktı. Ancak Shay’in fikrin onaylanmasından daha çok şaşırdığı bir şey varsa, o da programın sunucusu seçilmekti – hem de Dominic’le beraber.

Her ne kadar ikisi de yalan söylemekten hoşlanmasa da kariyerlerinde bir sıçrama için bu teklifi kabul etmekten başka şansları yoktu. Ancak Eski Sevgili Mevzuları gitgide popüler olur ve ikilinin arasında aşk kıvılcımlanırken, bu aldatmacanın bir bedeli olacaktı.

“Gözalıcı, zekice yazılmış ve kesinlikle feminist bir romantik komedi.” —Christina Lauren

“Romantizm ve komedinin mükemmel dengesi.” —New York Times

“Yarattığı heyecanın hakkını fazlasıyla veriyor.” —PopSugar

“Sahte flörtleri unutun… Bütün olay sahte eski sevgililerde! Eski Sevgili Mevzuları hayatınızda eksik olduğunu şimdiye kadar bilmediğiniz bir şeyi size sunuyor.” —Jen DeLuca

“Shay ve Dominic’in âşık olmalarına âşık oldum.” —Sarah Hogle

“İnanılmaz komik, her sayfası atışmalar ve cinsel gerilimle dolu olağanüstü bir romantik komedi!” —Kerry Winfrey

“Zekice yazılmış, duygusal ve yavaş gelişen bir romans. Karakterler o kadar gerçek ki podcastlerini dinleyebilmek isterdim.” —Andie J. Christopher

“Eski Sevgili Mevzuları’nda bir romantik komediden isteyebileceğiniz her şey var – hazırcevap laf dalaşları, yavaş yavaş büyüyen bir aşk ve duygusal derinlik.” —Trish Doller

“Nefretten aşka dönen bu hikâye kıvrak zekâ ve mizahla örülmüş ki bu da sahte ilişki türüne hiç beklenmedik bir şaşırtmaca katıyor.” —Publishers Weekly (starred review)

“Eski Sevgili Mevzuları aynı anda pek çok şey: laf dalaşlarıyla dolu, sizi kahkahalara boğacak bir romantik komedi; kederin yaşamlarımızı ve sevgimizi nasıl şekillendirdiği üzerine derin bir inceleme; radyonun ve yayıncılığın verdiği keyfe bir övgü… Her yönüyle harika bir romans.” —Entertainment Weekly

(Tanıtım Bülteninden)
Düşmandan aşığa romanı okumak isteyeler sesile kulak verebilir. Okurken kafamı dağıtan keyif aldığım bir kitap hakkında biraz gevezelik edeceğim. Eski Sevgili Mevzuları uzuun zaman önce aldığım ama anca okuyup *Mart ayında* bitirdiğim bir kitap oldu. Shay Goldstein ve Dominic Yun çekişmeli hikayesine ortak olmak keyifli bir serüvendi.

Shay ve Dominic aynı radyoda çalışan iki kişidir ve aralarında kapanmayan bir hesaplaşma vardır diyelim. Kızımızın hayali canlı yayında çalışmak olsa da on yıldır Seattle'daki bir kamu radyo istasyonunda yapımcı olarak çalışır. İyi bir okulda okumuş gazetecilik alanında yüksek lisans yapan, birkaç ay sonranda istasyonun yeni yükselen yıldızı olan iş arkadaşı Dominic'e kafası atıyor, onun sinirini fazlaca bozuyor.


Fakat ikiliyi girdikleri amansız rekabette şok edecek bir olay oluyor. Radyo da işten çıkarma gibi bir durum söz konusu ve topun ağzında olanlar kimler derseniz... Bizimkiler karşı karşıya kaldıkları durumla birlikte, isteksiz de olsalar, ortak bir projede çalışmak zorunda kalırlar. Derken kıvılcımlar çakar, minik ateş yayılır alev alır hikaye de civcivlenir. İki eski sevgilinin flört ve ilişki tavsiyeleri vereceği bir radyo programı onları nereye getirecektir?

Shay ve Dominic iş yerindeki didişmeleri, işleri konusundaki yetenekleri, şakalaşmaları güzeldi. Aralarında ise gerçek bir kimya var ve pek çok eğlenceli çekişme var, özellikle de radyodaki sahnelerde epey eğlendim. Kurgusu hikayesi karakterleri güzeldi yazarın dünyasına kolaylıkla adapte olup kolaylıkla okudum. Orjinal kapak kullanılması güzel olan bir başka detaydı, kısaca ben sevdim kitabı. Size de tavsiye ederim.

Oyun - Brenda Joyce | Kitap Yorumu


Özgün Adı : The Game
Kitap Adı : Oyun
Yazar Adı : Brenda Joyce
Seri Bilgisi : The deWarenne Dynasty #3
Çevirmeni : Gülce Arman Bayrakçı
Sayfa Sayısı : 488
Yayınevi : Pegasus Yayınları
Baskı Yılı : 2017
Kitaba Puanım : 4/5
Kural tanımaz bir korsan ile soylu ve başına buyruk bir genç kız; aşk, tutku ve ihanet sarmalında bir maceraya yelken açarsa oyunun galibi kim olur?

OYUNCULAR
Manastırdan ayrılan soylu ve haşin Katherine FitzGerald, çok sevdiği İrlanda’ya dönmek için deniz yolculuğuna çıkar. Ne var ki kendini, Denizlerin Efendisi olarak nam salmış meşhur korsanın tutsağı olarak buluverir.

HAMLELER
Korsan kaptan Liam O’Neill, Kraliçe Elizabeth’in gözdesidir. Hem sarayda hem de yatak odasında muhteşem bir oyuncudur ve gizli emellerini gerçekleştirirken inatçı Katherine’in kalbini kazanmaya da kararlıdır. Ancak şimdi, yürek burkan bir ihanetin üstesinden gelmeye çalışırken ölümcül bir oyunun sonunda zafere ulaşmak için değer verdiği her şeyi tehlikeye atmak zorundadır. Tüm kuralları yıkmak pahasına olsa da.

OYUN
Başladı…
 
“Okuyucuyu sarsacak, içten bir anlatım.”
Publishers Weekly

“Görkemli Elizabeth Dönemi’nde geçen baş döndürücü bir güç ve tutku hikâyesi. Mutlaka okunmalı!”
Virginia Henley

(Tanıtım Bülteninden)
Brenda Joyce benim favori historical romans yazarlarımdan başı çeker. Ayrı severim, çok severim. Kitabı okurken zihnimin arka tarafında film gibi kare kare sahneler döner durur.
Bu kitapta yazarım bizleri 15.yy götürüyor. Bir erkek ile kadın arasındaki dönemsel gücün, parlak zekanın ve tutkunun karmaşık, bir o kadar zengin şekilde ele alınış hikayesini okuyoruz.

Sene 1562, Kraliçe Elizabeth'in hükümdar olduğu o dönem. Katherine FitzGerald, İrlandalı lord babasının geri dönmesiyle birlikte son altı yılını Norman manastırında geçiriyor. Katharine ve arkadaşı Juliet, arkadaşının Cornwall'daki evine gitmek için Başrahibe'yi ikna etmesi gerekiyor. İki heyecanlı kadın açık denizlerdeki çıktıkları yolculukta neler yaşayacaklarını bilmeden maceraya atılıyor.

Kötü şöhretli altın saçlı korsan yolları kesişince yaşadıkları her şey gözlerinin önlerinden geçiyor ki Liam O'Neill tarafından kaçırılıyor. Liam'ın derinlerinde saklı olan bir yarası gizleyemediği öfkesi var ve bu öfkenin hedefi ise İrlandalı olan herhangi biri de olabilir. Sebebinden bahsetmem çünkü spoiler olur.
Liam, Katherine'i gemisinin güvertesinde ilk gördüğünde ona sahip olması gerektiğini anlar anlamasına ama içine düştüğü ikilemde epey bocalar. Nefreti bir kenara koyar ve kadının peşine düşer. Ancak Katherine onun baştan çıkarmasına karşı direnir ve onu babasına götürmesi konusunda ısrar eder. Liam kabul eder ve Katherine ile birlikte Londra'ya doğru yola koyulur.

Kraliyet tarafında entrikalar, tahtan indirilen kraliçe yerine göz dikenler, mal varlığına çözülen soylular, intikam planları derken soluksuz okunacak şahane bir kitap Oyun.
Başkalarının kaderini belirlemesini beklemeyen, cesur ve güzel Katherine ile gözü pek herkes tarafından korkulan kötü şöhretli korsan Liam'ın hikayesini okumak için, dahası seriye başlamak için daha fazla vakit kaybetmemeniz gerekiyor.

Denizlerin Efendisi'ni okumak muazzam bir duyguydu ve benim kitabı sevdiğimi daha nasıl ifade etmem gerek bilemiyorum arkadaşlarım. Okumanız gerek.

Ve ne diyorduk;
Tavsiye etmesi benden, okumasi sizden. 💋


İzlediysen Oku, Okuduysan İzle


Bugün sizlere şahane bir öneri ile geldim. Manga serisi devam eden Yamada-kun to Lv999 no Koi wo Suru, animesi tamamlandığını daha önce hikayemde izledim bitirdim şeklinde bahsetmiştim. 

Gel gelelim esas meseleye, #izlediysenoku ya da #okuduysanizle diyerek şükela bir öneri olsun dedim. Ben izlerken büyük keyif almıştım ve kesinlikle ikinci bir sezonu olmalı. Ve manga serisini de okuyorum. 6. Ciltte çevirisi, ben siteden takip ediyorum.



Konusunu da şöyle bırakıyorum.

Erkek arkadaşı onu oyunda tanıştığı başka bir kızla aldattıktan sonra Akane Kinoshita oyuncu erkeklerin de normal hayattaki erkekler kadar kötü olabileceğini zor yoldan öğrenir. Canavar topluluklarını ezerek sinirini atmaya çalışırken kıvırcık ve Noh maskeli bir lonca arkadaşı olan Akito Yamada ile şans eseri karşılaşır. 

Yamada çekingen ve ters hemen hemen Akane’yi bayıltacak türden bir insandır. Yine de oyun istatistikleri inanılmaz yüksek olsa da Yamada, gönül işlerinde deneyimsizdir ve her şeye rağmen Akane kendisinin ondan hoşlandığını fark eder. Yol boyunca yeni dostlar edinen Akane, son düşman seviyesindeki lise öğrencisi Yamada’nın kalbinde kıpırtılar yaratabilecek mi?

Keyifli seyirler ve okumalar! 💋

Senden Bir Parça - Michelle Gross | Kitap Yorumu


Özgün Adı : One Percent of You
Kitap Adı : Senden Bir Parça
Yazar Adı : Michelle Gross
Çevirmeni : Zeynep Yurt
Sayfa Sayısı : 368
Yayınevi : Ren Kitap
Baskı Yılı : 2024
Kitaba Puanım : 5/5 ⭐
Hiç sekmezdi. İnsanlar bana baktıklarında sadece devlet yardımı alan genç ve hamile bir kadın görüyordu. Kollarımdaki Lucy'ye baktıklarında, gördükleri bir hataydı. Çok yanılıyorlardı. O, benim yaşadığım apartmanın yanındaki eve taşınana dek bu yargılayıcı bakışların beni yıkmasına izin veren türden bir kadın değildim. Beni tanımasa da zihninde nasıl biri olduğuma dair bir imaj çizmeye başlamıştı. Yuvarlak karnımı, Lucy'nin yalnız kalamamasını, göz altlarımdaki torbaları ve nasıl göründüğüme aldırmamamı yargılıyordu. Kabaydı, aylarca da böyle kalmaya devam edecekti. Sonra bir şey oldu, ne olduğunu tam olarak bilmiyordum. Yargılayıcı Adam, Lucy ve benim –ayrıca bebek Eli de dahil– dostluğunu hak ettiğimize karar vermişti.
Beklenmedik bir dostluk kurmuştuk, böylece benim ve çocuklarımın etrafında gülümsemeye başlamak zorundaydı.
Yine yanılmıştım, Elijah kaba değildi. Korkutucuydu. Onun tuhaf nazik hareketleri beni sarıp sarmalıyordu.
Elijah sadece arkadaşımdı.
Değil mi?
Hay sektireyim. Yanılmıştım.
Yine.
(Tanıtım Bülteninden)
Dışarıdan gören biri için Elijah, kaba bir adamdır, üstelik çeşitli dövmeler kaplı kolları heybetli görünüşü için kötü biri olarak düşünülür. Fakat durum öyle değil. Tamam, market alışverişinde en sevdiği cipli bacaksızın teki kaptı diye onu korkutup elinden düşürmesine sebep olmuş olabilir. Sonuçta cips için her şey yapılır. Yani, nereden bilebilir o ufaklık ile annesi hayatının geri kalanını geçirmek isteyeceği ailesi olacağını.

Hadley sorumsuz sevgilisinden ihaneti yaşayarak ayrılan bekar bir annedir. Üstelik bir de hamiledir. Küçük kızı, kızıyla her fırsatta takışan ve yine her dara düştüklerinde yardıma koşan dövmeli komşusu ile de baş etmek gerekir. Zaten hayatı karışıktır, bunun üzerine akıl karışıklığı ve de kalp karışıklığı eklenir.

Elijah onları gördükçe içinde durduramadığı sahiplenme ve de aidiyet duygusuyla hareket etmekten kendini alamaz. O ailenin bir parçası olarak Hadley'in %1'lik kısımına yerleşecektir
Kitapta beni en çok etkileyen kısım Elijah ve Lucy'nin ilişkileri. Öz babası kızını Hadley'e ulaşacağı bir basamak olarak görürken bir yabancı olarak Elijah daha sahipleniyordu. Duygularını incitmekten korkan hatta küçük Eli için endişelen bir adam. Bu dünyada Elijah gibi bir adamın var olması mucizevi bir durum, böyle adamlar umarım vardır ve Hadley gibi kişilerle yolları kesişir de mutlu mesut yaşarlar.


Hadley iyi bir evebeyn olarak çocukların yanında kötü kelime kullanmayaşı, karnı burnunda iken bile okuyup mesleğinde ilerlemesi, tek başına da olsa çocuklara bakabiliyor olması inanılmaz güçlü bir kadındı ve ben bu hatuna bayıldım. Elijah ise kesinlikle hayaller kurulacak bir adam. Sadık, sevecen, güvenilir, yetenekli, başarılı, sadece Hadley'in çocuklarına bayılıyor, sonraaa yakışıklı. Olması gerekenin hepsi var adamda.

Bu sevimli aileyle mutlaka tanışmanız gerekiyor. Fedakarlığı koşulsuz güveni sahiplenmeyi bir ailenin parçası olmak istemesini, Elijah ve Hadley sizi bekliyor. He bu arada eklemem gerekir ki kitapta çiftin aşk dolu anlarına kavuşmadan önce güven ilişkilerinin inşaa edilmesi gerekiyor ve bundan daha yavaş ilerliyor. Ve değinmem gerekiyor ki bizdeki kapak şahane 😍 Emeği geçen herkesin ellerine emeklerine sağlık.

Tavsiye etmesi benden, okuması sizden. 💋