Kor Adası - Kimberley Freeman || Kitap Yorumu

 Yazar: Kimberley Freeman
Orijinal İsim: Ember Island
Yayınevi: Arkadya Yayınları
Sayfa: 480
Yıl: 2015
Kitaba Puanım: 5 
Göz ardı ettiğiniz gerçekler er ya da geç çıkar karşınıza tamamlanmak için. Yüzleşin ki ruhunuz arınsın.

1891 yılının İngiltere'sinde Tilly Kirkland, rüya gibi bir evlilik yaptığını düşünürken kendini bir kâbusun tam ortasında bulur. Yaşadığı talihsizlikler onu Avustralya'ya, Kor Adası'nda bir malikâneye getirir. Burada bir yerel cezaevi müdürünün kızına mürebbiyelik yapacaktır. Aslında her günbatımında adeta bir kora dönüşen bu adaya hayatının cezasını çekmek için geldiğini anlayacaktır…
2012 yılında ünlü yazar Nina Jones, kafasını toparlamak ve yazmakta sıkıntı çektiği yeni hikâyesine odaklanmak için Avustralya'ya büyük büyükannesinden kalma malikâneye gelir. Ancak Starwater Malikânesi'nin duvarları, onun yıllardır sakladığı büyük sırrının kanıtlarıyla doludur. Keşfettiği her kanıt ise Nina'nın büyük bir gizemi çözmesini sağlayacaktır.
Üçüncü kitabıyla hayranlarının kalbine bir kez daha kazınacak olan Kimberley Freeman'ın romanı Kor Adası, yarım kalan gerçeklerin sonsuza kadar saklı kalamayacağını ve ne olursa olsun kalbimizin sesine kulak vermemiz gerektiğini anlatıyor.

"Geçmişle günümüz hikâyesini kusursuzca birleştiren bir roman. Aşk, tarih ve adeta gotik gizemi barındıran bu hikâye okuyucuların hoşuna gidecek." 
-Booklist-
(Tanıtım Bülteninden)

Yazar Röportajı #2 Şüheda Aksu - Güven Bana





Sonsuzdur yol, ne kısaltılacak ne de eklenecek bir şey vardır, ama yine de herkes kendi çocuksu arşınını tutar yolun üstüne. “Gerçekten de bu bir arşınlık yolu gitmen gerek, bu sana hatırlatacak.”
*Franz Kafka / Aforizmalar

Kafka’nın dediği kadar vardı. Her insan içindeki çocuğun masumiyetiyle çizdiği bir yola sahiptir. İlerler ya da yolun ortasında durur, kendinedir her şey...
Her insanın bir hikayesi, bir macerası vardır.
Senin hikayen ne peki? Şüheda Aksu kimdir, necidir, bize kendinden bahseder misin?

Aslında bahsedebileceğim öyle farklı bir şeyler yok. 18 yaşındayım, liseden bu sene mezun oldum ve tekrar üniversite sınavına hazırlanacağım. Onun dışında klasik bir hayatım var.
Okuldan yeni mezun olan ve çiçeği burnunda bir yazar. Okul ile birlikte yazmayı yürütmek zor değil miydi?

Evet öyle smile ifade simgesi Zordu aslında. Güven Bana'yı yaklaşık olarak iki yıl önce başladım. Sınav zamanlarında ara verdiğim olmuştu ama hep devam ettim. Finali son sınıfıma denk gelmişti zaten. Asıl zorlanacağım zamanlarda yazmaktan elimi eteğimi çektim yani.

Yazmaya ne şekilde ve ne zaman başladın?

Ortaokul döneminde de ilgim vardı her zaman. Hatta Türkçe hocamın açtığı Yazarlar Okulu diye bir kursumuz bile vardı. Kısa hikayeler, denemek yazardık. Sonra bırakmıştım ama. Liseye geçtiğimde ise bu istek tekrar canlandı. Güven Bana'dan önce başka bir kurgum vardı ama ona devam etmemiştim. 10.sınıfta ise tam anlamıyla Güven Bana ile tekrar döndüm.

Güven Bana dönüm noktası olmuş bir bakıma yani grin ifade simgesi Peki ilk yazdığın kurgunda, günün birinde yazdıklarının kitaplaşmasını düşünmüş müydün?

Kesinlikle hayır :) Ben bu kadar insanın okuyacağını bile düşünmemiştim. Sayı gittikçe artmıştı ve ben en fazla bu kadar olabileceğini, bu kadar sevinebileceğimi düşünmüştüm. Şimdi ise kitap oldu :)

Şüheda Aksu - Güven Bana || Kitap Yorumu

  Yazar: Şüheda Aksu
Yayınevi: Fenomen Kitaplar
Sayfa: 448
Yıl: 2015
Kitaba Puanım: 4


Armin, geçmişin gölgeleriyle yeni bir hayata başlamaktadır. Ağabeyinin gözlerinin önünde öldürülmesiyle birlikte mutsuz geçirdiği yıllardan sonra zorla taşındığı şehir ona hem yeni acılar hem de huzur getirecektir. Eski hayatını ve arkadaşlarını geride bıraktıktan sonra yaşadığı ilk yenilik Serenler Koleji'dir.
Karşısına çıkan yeni insanlara güvenip yeni arkadaşlıklar kurmaya çalışırken kendisinin bile bilmediği sırlar engel olacaktır her seferinde. "Kimseye güvenme," sözleriyle büyümüş bir genç kız iken ailesine göre en yanlış kişiye güvenecektir.
Peki ya aşk? Acıların arasında kaybolmuş kırık kalbi hazır mıdır yeni bir duyguya? En az kendisi kadar mutsuz ve zor bir hayat yaşayan donuk mavilikler mi ısıtacaktır buzlanmaya yüz tutmuş kalbini, yoksa kokusunu oksijenle bir tuttuğu gri, yeşil karışımı gözlerin sahibi mi?

(Tanıtım Bülteninden)

Ecem Altınok - Beyaza Tutsak || Kitap Yorumu

Yazar: Ecem Altınok
Yayınevi: Olimpos Yayınları
Sayfa: 320
Yıl: 2015
Kitaba Puanım: 4
Hazan ve Hakan...

Hayatın acımasız pençesine takılmış iki kardeş.... Et ve tırnak gibiydi ikisi. Birbirlerinden bir an olsun ayrılmazlardı. Ancak zamanla, büyüdükçe araya bambaşka bir engel girdi: Uyuşturucu... Bu beyaz illet kardeşinin ruhunu esir alırken hiçbir şey gelmiyordu elinden Hazan'ın. Gün geçtikçe ismi siliniyordu bu yaşamdan.

Ancak Hakan'ın başına gelenlerden sonra tekrardan yazdı baş harflerini inadına hayata. Fedakârlık kalbinde gün geçtikçe köpürdü, yerini yasak duygulara bıraktı. Araf'tayken Cennet'te, Cennet'teyken Cehennem'de buluverdi kendini. Ve bunun sebebi, kaybolduğu o safir mavisi gözlerin sahibiydi... Hazan kardeşini kurtarmak için girdiği bu yolda hiç beklemediği duygularla karşılaşıp geçmişindeki acıları başkasının karanlığında silebilecek miydi? Bu amansız oyunda beyaz siyaha mı bulana-caktı? Yoksa siyah beyazla mı buluşacaktı? Peki, beyazın yanında siyaha yer var mıydı?
(Tanıtım Bülteninden)